Analistler, son dönemde Ermenistan'da siyasi krizin derinleştiğini belirtiyorlar. Erivan'da siyasi açıdan gerçek anlamda bir karışıklık yaşanıyor. Nikol Paşinyan'ın izlediği politikaya itiraz eden yetkililerin sayısı durmadan artıyor. Söz konusu yetkililer yönetimde bulunan partinin saflarını birer birer terk ediyorlar. Neredeyse bir yıl önce yekpare görünen ve bazı güçlerin demokratik yapı olarak nitelendirdiği iktidar saflarının aslında derin iç çelişkilerle boğuştuğu ortaya çıktı. Ermenistan'da gerek toplumda, gerekse de siyaset ve iş hayatında görülen tuhaf hususlarla ilgili değerlendirmelerde bulunan analistler, yönetimin iflas ettiğini belirtiyorlar. Bu süreç bağlamında birtakım üst düzey yetkilinin istifa etmesi ilginç bir izlenim oluşturuyor. ''Devrimci'' hükümetin içinde bulunduğu durumdan kurtulamadığı anlaşılıyor. Yönetimin toplumdakı güvenoyunda hızlı bir düşüş yaşanıyor. Amulsar altın madeniyle ilgili itirazlar devam ediyor. Polisin göstericilere güç kullanımına karşı gelen Ermenistan Emniyet Genel Müdürü Valeri Osipyan görevden alındı. Böylece Paşinyan'ın vaatleriyle siyasi kimliği arasında derin bir uçurumun olduğu ortaya çıktı. Bu tür bir sürecin ülkede siyasi kaosa neden olacağını düşünenlerin sayısı az değildir. Tüm bu gelişmeler bazında Ermenistan'da siyasi krizin olası sonuçları ve bölgesel jeopolitik manzaraya etkileriyle ilgili bir değerlendirme yapmaya karar verdik.
Siyasi yalan: Ermenistan yönetimi yeni kaos girdabında
Günümüzde Ermenistan'da son derece çelişkili bir durum oluşmuş vaziyettedir. Yönetimdeki görüş ayrılığının karşıdurma düzeyine ulaşması sonucunda tam bir velvele başlamıştır. Bu velvele ciddi bir siyasi çöküşle sonuçlanabilir. Ermeni analistler, bu konuda söylemlerde bulunuyorlar (Bkz:, Акоп Бадалян. Политическое землетрясение: власть повышает градус жаркой осени // Akop Badalyan, Politiçeskoe zemletryasenie: vlast povışaet gradus jarkoy oseni / Lragir.am, 16 Eylül 2019).
Yaklaşık bir buçuk yıl önce Nikol Paşinyan'ın başlattığı hareketin demokrasiye aykırı olduğu yönünde söylemlere rastlanıyordu. Oysa bazı analistler bunun aksini ifade ederek Ermenistan'da ''güç kullanımı olmaksızın demokratik sürecin'' yaşandığını belirtiyorlardı. Özellikle Batı siyaset camiasında ''Ermeni demokrasisi'' diye asılsız bir tabir kullanılıyordu. Ancak Paşinyan'ın faaliyeti gerçek anlamda bir siyasi şov yaşandığını gösteriyordu. Şimdi Ermenistan yönetiminde yaşanan süreç bu izlenimin doğruluğunu onaylıyor. Bu tezi kanıtlayan birkaç hususa değineceğiz.
Nikol Paşinyan, lideri olduğu hareketi gösteriler sırasında polisin güç kullanmadığını ve katılımcıların hükümet binalarını yağmalamadığını öne sürerek ''turuncu devrim'' veya ''sivil yolla gerçekleşen demokratik Ermeni devrimi'' olarak değerlendiriyordu. Gösteriler sırasında itirazcılar, iktidara baskı yaparak yönetimi terk etmeye zorladılar. Şimdiyse kendileri özellikle Ermeni toplumu için büyük önem arz eden bir konuda bu prensibe aykırı bir davranış sergiliyorlar. Paşinyan, Amulsar altın madenini kuşatıp faaliyetin durdurulmasını talep eden göstecilere polisin güç kullanmasını istedi.
Bu gelişmeler Milli Güvenlik Konseyi toplantısında yaşandı. Toplantıda Emniyet Genel Müdürü Valeri Osipyan bu isteğe karşı geldi ve güç kullanımının ciddi karşıdurmaya neden olabileceğini belirtti. Oysa sözde "demokrat" ve "turuncu Başbakan" Paşinyan, bu durumda Osipyan'ın görevini bir başkasına terk etmesi gerektiğine vurgu yaptı. Böylece Osipyan, toplantı sırasında istifa etti. Nitekim Paşinyan'ın, Batı'dan verilen talimatları uygulamak zorunda kaldığı anlaşılıyor. Söz konusu "demokrasi yanlıları" hangi yolla olursa olsun Amulsar madenine giden yolun önünün açılması talebinde bulunuyorlar.
Osipyan'ın istifası basında geniş yankı buldu. Fakat bundan önce kamuoyunda Ulusal Güvenlik Servisi (NSS) Başkanı Artur Vanetsyan'ın görevden alınmasıyla ilgili haberler dolaşmaya başladı. Ermeni analistler Vanetsyan'ın, Paşinyan'ın takımında kilit isimlerden birisi olduğunu ifade ediyorlar. Rusya Federal Güvenlik Servisi Akademisi'nden mezun Vanetsyan, ardından aynı akademide geliştirme kursunu da tamamladı. İşinin tam bir profesyoneli olarak bilinen Vanetsyan, bu göreve getirildiğinde Cumhurbaşkanı'nın yanı sıra Paşinyan'ın da kendisine güveni tamdı. Gerçekten Vanetsyan, görevde olduğu sürede yönetimi pek çok bela ve risklerden kurtardı. Şimdiyse yol ayrımına gelindi. Özellikle Vanetsyan, prensipleri gereği istifa ettiğini açıkladı.
Vanetsyan, basın açıklamasında şöyle ifade ediyordu, "Devlet oluşumu süreci özel bir mantığa dayanıyor (bu noktada genellikle devlet oluşumu mantığı değil, Paşinyan iktidarının gerçekleştirdiği devlet oluşumu mantıkı söz konusudur – Editör). Alelacele kararların alınması, kararsız faaliyet, birinci dereceden olanın ikinci derecedekinden ayırt edilememesi, daimi olanı geçici olandan ayırt edemeyen bir faaliyet hedefe götüren bir yol değildir. Bunların asker liyakatı ve asker rütbesiyle hiçbir genel niteliği bulunmuyor ve bu tür gidişle bir arada tutulamaz. Benim istifamın ''durma''nın uyandırıcı bir adımı olarak değerlendirilmesinin bir önemi yoktur..." (a.g.k.).
İstifalar: devrime karşı yetişen devrim
Ermenistan yönetiminin başarısız politika yürüttüğü açıklamada net bir şekilde ifade edilmiştir. Ayrıca alelacele alınan kararlar, mantık dışı ve istikrarsız adımlar, yaşanan süreçlerin ön yargılı bir şekilde değerlendirilmesi ve diğer hususlara da yer verilmiştir. Nitekim Vanetsyan gibi yetkililer artık gerçeği saklamanın imkansızlığını hissetmektedirler. Onun gibi görevde kalan diğerleri de bu hareketi bir yıl önce de yapabilirlerdi. Fakat göründüğü üzere, Ermeni karakterinin iç yüzü bunun gerçekleşmesini engelledi. Söz konusu yetkililer, Paşinyan'ın Ermenistan'a gerçekten de demokrasi getireceğini inanıyorlardı. Fakat yaşanan olaylar Paşinyan'ın ve takımının sırf kendi çıkarlarını güttüğünü ve şimdi bir zamanlar kendilerinin oldukları pozisyonda kalan kesimlere karşı güç kullanımından yana olduğunu gösteriyor. Bu durumda Paşinyan, eski Ermenistan Cumhurbaşkanı Robert Koçaryan'ı ne hakla suçlayabilir? Zaten ikisi de aynı yolun yolcusudur.
Bu hususlar bazında iki olay Ermenistan'da siyasi depremin yaklaşmakta olduğunun habercisidir. Bu hususlardan birisini Robert Koçaryan'ın hapisten çıkması için Anayasa Mahkemesi'nin aldığı kararın Yüksek Mahkemece reddedilmesi oluşturuyor. Bunun yanı sıra Ermenistan parlamentosu başkanı, Anayasa Mahkemesi'nin aldığı kararla ilgili oluşan durumun parlamentoda ele alınması gerektiğini beyan etti.
Diğer bir olay ise Paşinyan'ın, eski Ermenistan Başsavcısı Agvan Ovsepyan'ı hapsetmek niyetiyle ilgilidir. Politika uzmanları, bu hususları iktidarın "sınırsız iştahı" gibi nitelendiriyorlar. Analistler, Vanetsyan'ın tam da bu eğilimle ilgili istifa ettiğini düşünüyorlar. Çünkü Vanetsyan'ın, belirli bir anı beklediği ifade ediliyor. Vanetsyan'ın, hızlı ve sonu bilinmeyen radikal davranışların Ermenistan'ı uçuruma götürdüğüne inandığı izlenimi oluşuyor.
Analistler, yeni istifaların da mümkün olabileceğini kaydediyorlar. Politika uzmanlarına gore artık Ermenistan yönetiminde derin bir görüş ayrılığı meydana gelmiştir. Artık her kes Paşinyan'ın izlediği politikanın verimli olmadığını düşünüyor. İşin ilginç yönü, Ermeni toplumunda da Paşinyan aleyhine ciddi bir güvensizlik baş kaldırıyor. İnsanlar kesin bir sonuç bekliyor, oysa Başbakan zevzek açıklamalar dışında hiçbir iş yapamıyor. Bu gevezelenmeler Amulsar dalğasının etkisiyle sabun köpüğü gibi söndü. Paşinyan'ın, demokrasi yanlısı ve vatansever olmadığı, sadece gevezelik dışında bir kabiliyetinin bulunmadığı açık şekilde görüldü.
Böylece Ermenistan'da siyasi krizin yeni aşamaya girdiği anlaşılıyor. Bu süreç özellikle N.Paşinyan yönetiminin tam yararsız bir politika izlemesinden kaynaklanıyor. Bunun yanı sıra analistler, bu durumun arkasında Moskova'nın da durabileceğini iddia ediyorlar. Özellikle Rusya Güvenlik Konseyi Sekreteri Nikolay Patruşev'in, Erivan ziyareti sırasında Paşinyan'la Amulsar konusunu özellikle ele alması bu açıdan ilgi doğurmaktadır. Şimdi Ermenistan'da görülen çelişkili süreçler bu ziyaret ve müzakerelerin hemen ardından yoğunlaştı.
Analistler, Vanetsyan'ın siyasete dönüş yapacağını düşünüyorlar. Böyle olursa Ermenistan'da Paşinyan yönetiminin ömrünün sona erebileceği izlenimi oluşuyor. Elbette, Vanetsyan'ın zafer kazanacağı da kesin değildir. Fakat kaydedilen hususlardan Ermenistan'daki siyasi krizin yönetimin yenilenmesini gerektirdiği anlaşılıyor. Paşinyan projesi kesin bir başarısızlıkla sonuçlandı. Bu durum Güney Kafkasya'da jeopolitik hareketliliğin yenilenmesi sürecinin hız kazandığını onaylıyor. Meselenin bu yönü son derece önemlidir. Zira Güney Kafkasya'da dışarıdan gelen siparişlerle gerçekleşen devrimlerin perspektifinin olmadığı onaylanmış oluyor. Bu tür devrimler er yada geç fiyaskoyla sonuçlanacaktır. Aynı zamanda Paşinyan'ın çöküşünün ardından ''Ermeni turuncu devrimi'', ''Ermeni demokrasisi'' gibi tabirlerin gerçek anlam ifade etmeyen kelimeler olduğu da herkesçe bilinecektir.
Tüm bu hususlar bölgenin jeopolitik manzarasına yeni riskler ve belirsizlikler getirebilir. Bu nedenle bölge ülkelerinin hazır bulunması gerekir. Ermenistan'da oluşan boşluktan yararlanmağa çalışan bazı güçler karışıklık yapmak isteğinde bulunabilirler. Bunun önüne geçilmezse tümüyle Güney Kafkasya'nın kaderi zor durumda kalabilir. Ermenistan, bir kez daha bölgede risk, tehlike ve radikal davranışlar kaynağına dönüşebilir. Bu durumda büyük devletlerden birisinin dengeyi sağlaması gerecektir. Bunun nereye varacağı yaşanan süreç sonucunda bilinecektir.
Newtimes.az
Baxış sayı: 387