Ermeni tarih bilimcileri 1950 yılında Erivan şehrinin güneydoğusundaki Kanlıtepe`de yapılan kazı çalışmalarında Urartu çarı I. Argişti`nin döneminde yapılmış Erebuni (İripuni) kalesinin harabelerinin bulunmasından sonra Erivan şehrinin tarihini bu harabelerle ilişkilendirdiler. Oysa Erebuni Kalesi sadece askeri savunma amacıyla inşa edilmişti ve onun etrafında hiç şehir altyapısı bulunmamıştır. Aslına bakılırsa, Urartulular`ın Ermenilerle hiçbir ilgisi olmadığı gibi, eski Erebuni kalesinin da şimdiki Erivan şehri ile ne mekan, ne de tarihsel açıdan bir ilişkisi yoktur. Ortaçağ'da artık şehir olarak oluşan Erivan yerleşim birimiyle 1950 yılında arkeolojik kazılar sırasında ortaya çıkan Erebunu Kalesi arasında hayli mesafe bulunmaktadır. Sadece yirminci yüzyılın ikinci yarısından sonra Erivan şehrinin arazisi genişleyerek Erebuni kalesinin yerleştiği Kanlıtepe`yi de kendi içine almıştır. Urartulular ait eski taş yazıtlardan anlaşılmaktadır ki, M.Ö. VIII yüzyılın ilk çeyreğinde Ağrı vadisi (Aras nehri`nin sol kıyısı ve Arpaçayı`nın aşağı tarafları) urartulular tarafından işgal edilinceye kadar aynı arazi Aza halkının ülkesi diye nitelendirilmiştir.
Erivan'ın Urartu Çarı I. Argişti tarafından M.Ö. 782 yılında temeli atılan Erebuni (İrpuni) şehriyle aynı kefeye konması tarihin sahteleşdirilmesinin örneğidir. Akademik Boris Piotrovski`nin Ermeni milletinden olan karısının hatırına ileri sürdüğü "Olabilir ki, Urartu şehri Erebuninin adı Ermenistan'ın başkenti Erivan (Erivan) şehrinin adında bir bağ vardır" varsayımı Ermenilere olanak tanıdı ki, 1968 yılında Erivan'ın 2750 yıldönümünü törenle kutlasınlar. Böylece Ermeniler dünyaya bar bar bağırdılar ki, Erivan şehri hatta eski Roma'dan bile 30 yaş "büyük"müş. Erivan'ın adının "Ermenice konuşan" Nuh peygamberle bağlanması da Ermeni tarihçilerinin yalan uydurmakta nasıl ustaca davranmalarının bariz göstergesidir. Meğerse, dünyayı su basarken Nuh peyğmberin yaptırdığı gemi Ararat Dağı'nın zirvesine yan almış. Su çekilince de Nuh kuru alan olarak gördüğü ve ilk söylediği yeri belirtmek için "Yereval" (yani Ermenice "Göründü") sözü olmuştur. Bu görünen yerse, meğerse şimdiki Erivan şehriymiş.
Büyük Ermeni yazarı Haçatur Abovyan "Erivan şehrinin kısa tarihi belgesi" makalesinde yazıyor: "Ermeni yazarları XIII yüzyılın başlarına, Erivan şehrinin ismini bile zikretmiyorlar, bu zamandan, yani 1209 yılından itibaren (Noel'e göre) oranı" küçük yer" diye tabir ediyoruz. Halk arasında dolaşan efsaneye göreyse, güya Erivan adı Ermeni çarı Ervandın adından veya yerevil, yerevan, yani gördü, göründü sözcüklerinden türemiştir ve güya Nuh Araratın doruğundan ilk kez kuru toprağı bu yerlerde, yani şehrin bulunduğu bölgede görürken onu böyle adlandırmıştır. Bu, tamamen uydurmadır. Daha doğrusu, bu şehir 1441 yılından, Cihan Şah döneminde Farslar (yani Karakoyunlu emirleri) istila ettikten sonra ünlenmiştir. O dönemden 1827 yılına kadar Erivan kah Persler, kah da Türkler tarafından istila edilmiş, sürekli olarak bir halkın elinden öteki halkın eline geçmiştir... Sonuncu Erivan serdarı da dahil olmakla, Erivan şehrini ve onun kazasını çeşitli zamanlarda Türkler tarafından 10 paşa ve Farslar tarafından 33 han yönetmiştir... "
Erivan eyaleti 658 yılında Arap orduları tarafından işgal edilmiştir. Hilafet döneminde Güney Kafkasya Emirlikleri`nin yöneticiliğiyse herzaman Türklere tahsis edilmiştir.
Ünlü gezgin-coğrafiyaşünası Evliya Çelebi Erivan'ı yerleşim birimi gibi XV yüzyılın başlarına ait etmektedir. Onun yazdığına bakılırsa, hicri takvimle 810 yılında (1407-1408) Timur'un tüccarlarından Hace Han Lehicani isimli tüccar çok verimli Revan toprağına ayak koymuş, kendi aile üyeleriyle burada oturmağa başlamış ve pirinç ekini hesabına günden güne zenginleşerek bu büyük köyün temelini atmıştır. Evliya Çelebi daha sonra Safeviler devletinin kurucusu Şah İsmail`in hicri 915 yılında (1509-1510) burda bir şehir yapılması konusunda kendi veziri Revankulu hane talimat vermiş, o da sırayla 7 seneye kaleyi yaptırarak buranın ismini "Revan" koymuştur.
Bazı araştırmacılar Erivan şehrinin ve kalesinin salınmasının geçmişi ile ilgili Evliya Çelebi'nin yazdıklarını kabul etmekte, bazılarıysa şehrin tarihinin daha eski olması hakkında yazan diğer yazarların haklı olduğunu düşünüyorlar. Ama gerçek şudur ki, Şah İsmail 1501 yılında Erivan şehrini fethettikten sonra komutanı Revankulu Han`a Aramayı nehrinin kıyısında stratejik önemli yerde kale inşa ettirmek için görevlendirmiştir. Revankulu Han da kaleyi 7 sene içinde bitirmiştir.
Osmanlı ve Safevi İmparatorlukları arasında süregelen savaşlar sonucunda Erivan şehri 14 kez elden ele geçmiştir. Her seferinde belli yıkımlara maruz bırakılmış, sonradan yeniden restore edilmiştir. 1554 yılında Osmanlı orduları Erivan'ı yerlebir ederek işgal etmişlerdir. 1580 yılında Osmanlı Veziri Lala Mustafa Paşa yeniden Erivan'ı işgal etmiştir. Birçok gezgin ve tarihçilerin tarif ettikleri Erivan Kalesi eski kalenin yerinde, Osmanlı işgali döneminde Ferhat Paşa tarafından 1582-1583 yılları arasında inşa edilmiştir. Uzunluğu 850 m, genişliği 790 m kale yaklaşık kare biçiminde olup, 7 ha araziyi kapsamaktaydı. Çift kale duvarlarının yüksekliği 10,5-12 m idi. Kalenin duvarı Aramayı nehri`nin duvarlarını yıkadığı kayalık üzerinden geçmekteydi. Kalenin üç kapısı vardı: güneyde Tebriz kapısı, kuzeyde Şirvan kapısı (veya Alan kapısı) ve Köprü kapısı. 1679 yılında Alan kapısıyla Eski şehir arasında Aramayı nehrinin üzerinde Kırmızıköprü diye bilinen köprü başlamıştı.
1604 yılında I Şah Abbas'ın orduları Erivan şehrini Osmanlı ordularından kurtarsa da, yeniden saldıran Osmanlı orduları karşısında geri çekilirken "yakılmış toprak" politikasını uygulamış, Çukursed beylerbeyliği`nin tüm nüfusu da dahil olmakla, Erivan'ın nüfusunu Aras'ın öbür yakasına aktarmıştır. 1635 yılında Osmanlı orduları yeniden Erivan'ı işgal etmişlerdir. 1639 yılında Sefevilerle Osmanlılar arasında yapılan Kasrı - Şirin sözleşmesine göre Erivan eyaleti dahil Erivan şehri yeniden Safeviler`in topraklarına katılmıştı. Safevilerin yıkılmasından sonra şehir 1723 yılında Türkler tarafından işgal edilmiştir. 1733 yılında Nadir Erivan'ı Osmanlılardan geri almıştır. 1747 yılında Nadir Şah Afşar`ın katlinden sonra bağımsız hanlıklar oluşmuştur. Erivan şehri aynı adlı hanlığın merkezi konumunda bulunmuştur.
Erivan kalesinde ve şehirde endir mimari incilerden sayılan camiler, karvansaralar, hamamlar, dinlenme parkları inşa edilmişti. Şehre Kırkbulak yaylasında içme suyu çekilmiş, yeni sulama kanalları sayesinde Erivan bağlar beldesine dönüşmüştü. 4 Haziran 1679 tarihinde Erivan'da yaşanan deprem şehrin tüm yapıların darmadağın etse de, Nahçıvan, Gence, Karabağ, Tebriz ve Maku beylerbeyliklerinin yardımıyla şehir kısa sürede yeniden restore edilmişti. Doğu'nun ender mimarlık incilerinden sayılan Han Sarayı, yahut Serdar Sarayı Erivan serdarı Emirkulu Han Gacar (1605-1625) tarafından dikilmiş, 1760-1770 yıllarında Erivan hanı Hüseynali Han (1762-1783) tarafından büyütülmüş ve geliştirilmişti. 1791 yılında Hüseynali Han'ın oğlu Muhammed Han (1784-1805) sarayın Şüşebend adıyla bilinen Aynalı salonu`nu ve Yaz yalısı`nı inşa ettirmişti.
Avrupa gezginleri Jan Tavernye, Jan Şarden, Kerr-Porter, James Morier, Monpere, Cameron, Linç ve diğerleri farklı zamanlarda Erivan'da olmuş, Han sarayını, onun aynalı salonunu, kaledeki ve şehirdeki camileri, havuz ve hamamları, Aramayı nehrinden inip geçen yeraltı basamaklarıyla ünlü mermer yolu eserlerinde tarif etmişlerdir. Erivan şehri 4 bölgeden oluşmuştur: Kale, Şehri (veya Eski şehir), Tepebaşı (şuan Konda deniyor) ve Demirbulak (şuanda Karanki tonoz deniyor). Kaleyle diğer yerleşim birimleri arasında Pazar alanı bulunmaktaydı. Şehri mahallesi Kırkbulak nehrinin sağ kıyısıyla Erivan kalesine kadar uzanmaktaydı. Şehrin esas pazarı ve tüm mağazalar, hanlar ve hamamlar da bu bölümdeydi. Tepebaşı mahallesi Aramayı nehriyle Şehri mahallesinin arasındaki tepelikde bulunuyordu. Tepebaşı mahallesini Şehri mahallesinden Erivan'ın tanınmış adamlarının pek çok bahçeleri ayırmaktaydı. Hüseynkulu Han`a ait ünlü Han bağı ve yaz köşkü Aramayı nehrinin sağ kıyısında bulunuyordu. Demirbulak mahallesi Şehri mahallesinden güneydoğuda, Erivan kalesinin doğusundaydı. Cafer bey camii ve hamamı, ayrıca Hasanali hamamı ve Susuz konağı da burada bulunmaktaydı.
Osmanlı devleti ile Kaçarlar Devleti arasında stratejik konumda bulunan Erivan kalesini işğal etmek Rusya için de büyük önem taşıyordu. Fakat Rus birliklerinin 1804 ve 1808 yıllarında Erivan kalesini işğal etme girişimleri fiyaskoya uğramıştı. 20 yıldan fazla Rus birliklerinin aralıklarla saldırısına yiğitlikle karşılık veren Erivan Kalesi, nihayet 1 Ekim 1827 tarihinde Ermenilerin surların zayıf yerlerini Rus komutasına bildirmeleri sonucunda düştü. Kaleden az ötedeki kampda bulunan Paskevich`e Erivan kalesini alınması haberi ulaştığında artık Rus askerleri talana başlamışlardı. Kaledeki evlerin hepsi top mermilerinden yerle bir olmuş, sokaklar cesetlerle dolmuştu. 2 Ekim de kalenin güney kapısının önünde zafer geçiti yapılmıştı. Zafer marşı çalınmış ve toplardan birkaç el ateş edilmişti. Bu zaman hasarlı surların bir bölümü yıkılmış ve birçok insan şehit olmuştu. Erivan kalesini fethettiği için Paskevich imparator tarafından "Kont Erivanski" payesine ve II dereceli Kutsal Georgi madalyasına layık görülmüştü. Diğer generaller da yüksek ödüller almışlardı. Bir süre sonra "Erivan kalesinin alınması uğruna" özel madalya da tahsis edilmişti. İmparatorun emriyle Başpiskopos Nerses Erivan Hanlığı'nın işgali sırasında katkılarından dolayı Kutsal Aleksander Nevski nişanı ile ödüllendirilmişti.
Erivan kalesinin alınması haberi Rusya İmpreratoru I Nikola'ya Riga`dayken ulaştırılmıştı. Hasan Han'ın kılıcını çara sunmuşlardı. Çar da sırayla bu kılıcı Riga`da bulunmasınınanısına şehir ratuşuna armagan etmişti. (Bu kılıç şuan Kremlin "Silahlar Odası"nda bulunmaktadır.) Petersburg'a döndükten sonra İmparator 8 Kasım`da ailesiyle beraber Kış sarayındaki kiliseye giderek Erivan kalesinin alınması dolayısıyla dualar etmişti. Erivan kalesinin işgali sırasında alınan anahtarları ve 4 bayrağı başkent halkının alkış sedaları altında sokaklarda dolaştırılmıştı.
Erivan kalesinin yıkılmasından esinlenen Rus birlikleri 1827 yılı sonu, 1828 yılı başlarında Güney Azerbaycan'ın Tebriz, Hoy, Urmiye, Selmas ve Erdebil kentlerini de işğal etmişlerdir. 10 Şubat 1828 tarihinde Tebriz-Tahran yolunun üzerindeki Türkmençay köyünde imzalanan mukaveleyle Erivan Hanlığı'nın Rusya'ya ilhak edilmesi resmiyet kazandı.
Erivan Rus işgalinde
Erivan Hanlığı'nın işgalinden birkaç gün sonra 6 Ekim 1827 tarihinde o bölgede Paskeviçin emriyle yeni Rusya yönetimine uyğun olarak, "Erivan Geçici İdaresi" oluşturuldu. Yerel birliklerin komutanı general Krasovski yönetim başkanlığa, kontralbay Bronevski geçici Komutanlığına ve Başpiskopos Nerses Aştarakesiyse idarenin üyeliğine atandılar. Geçici idarenin karşısında ülkede yönetimi ele almak, disiplin yaratmak, orduyu sürekli beslenme donatmak, Erivan, Serdarabad ve Abbasabad kalelerini savunmak, Gürcistan'la ilişki kurmak, pamuk üretimini geliştirmek, tuz üretimini arttırmak, Erivan Hanı`nın malvarlığını hesaplamak, onun tüm taşınır ve taşınmaz mallarını elinden almak görevleriyle görevlendirilmişti.
Krasovski`nin Nersese verdiği sınırsız yetkiler sayesinde Ermeniler istediklerini yapıyorlardı. Savaştan çıkmış nüfusa dağıtmak için verilen 4500 çetvert buğdayın büyük bölümü sayıca azınlık Ermenilere dağıtılmıştı. Müslümanlar devlet himayesinden mahrum bırakılmışlardı. Bununla ilgili Paskeviç genelkurmay başkanına 2 Nisan 1828 yılında gönderdiği mektubunda yazıyordu: "Ben hayal etmezdim ki, Krasovski sadece Nersesin iradesiyle hareket edecek, benim ona verdiğim talimata göz koymayıp, yeni ele geçirilmiş eyaletin yönetimini düşünmeyecek, tüm nüfusun dörtte üçünü oluşturan Müslümanlar`ı korumayacak, gerekli malzemeler ayırmayacak.”
Yerel Müslümanlara karşı yapılan ayrımcılık hoşnutsuzluğun artmasına neden oluyor, sonuçta onların bir kısmını İran ve Türkiye'ye göçetmek zorunda kalıyorlardı. Rusya'dan memnun Müslüman nüfusun sınırın öbür tarafında toplanması Paskevich`i rahatsız ediyordu. Bu nedenle o, Nersesi Erivan geçici idaresindeki görevinden uzaklaştırmıştı. Türkmençay Anlaşması imzalandıktan sonra Paskevich general Krasovski`ni Erivan geçici idarenin başkanı görevinden almış, Müslümanlara karşı kötü amellerini sürdüren Başpiskopos Nersesiyse Bessarabya`ya sürgün ettirmişti.
10 Şubat 1828 tarihinde imzalanan Türkmençay Antlaşmasıyla Erivan ve Nahçıvan hanlıkları Rusya'ya birleşdirilmiştir. 20 Mart I Nikolay bu anlaşmayı onaylar ve hemen birgün sonra Ermeni vilayeti kurulmasına ilişkin kararname verilir. Fermanda söyleniyordu: "İran'la yapılan anlaşma doğrultusunda İran'dan Rusya'ya birleştirilen Erivan ve Nahçıvan hanlıklarını bundan sonra Ermeni vilayeti olarak isimlendirmeyi emrediyor ve kendi künyemize de ekliyoruz. Bu vilayetin yapısı ve yönetim kurallarıyla alakalı Ali Senato gerekli kararları zamanında verecektir."
Ermenilerin Erivan Hanlığı'nın işğalındakı hizmetleri dikkate alınarak, yeni oluşturulan arazi birimi "Ermeni vilayeti" diye isimlendirilmişti. Oysa bu isim Ermenilerin İran ve Türkiye üzerinden aktarıldığı yeni işgal edilmiş bu bölgelerde Ermenilerden oluşan Hıristiyan tampon şeridi yaratmağa hizmet etmekteydi. Rusya niyetine ulaştıktan sonra vilayetin adına "Ermeni" kelmesi eklenmişti. Erivan Hanlığı'nın işgalinden hemen sonra Rus yönetimi uygulama yapılmamış, bir süre hanlık dönemindeki yönetim biçimi sürdürülmüştü.
Ermeni eyaleti Erivan ve Nahçıvan eyaletlerine ve Ordubad dairesine bölünmüştü. Erivan eyaletine eski Erivan Hanlığı'nın 15 ilçesi, Nahçıvan eyaletine 5 ilçe ve Ordubad dairesine 5 ilçe dahildi. Vilayet idaresinin reisi görevine yerel birliklerin komutanı tuğgeneral Aleksander Çavçavadze atanmıştı. Vilayet idaresinin üyeleri iki Rus yarbayından, Azerilerin ve Ermenilerin temsilcilerinden oluşmaktaydı. (Çavçavadze`nin kızı Nina Rus oyun yazarı ve diplomat, 1829 Şubat'ında Tahran'da Büyükelçiyken katledilen Aleksander Griboyedov`un karısıydı).
13 Şubat 1830 yılında vilayetin reisi görevine Tiflis Ermenisi tuğgeneral Vasili Bebutov (Peker) atandı. Ermeni tarihçi Z.Grigoryan Ermenilerin vilayetin yönetimine katılımına yasak konmasını teyit ederek yazıyordu ki, V.Bebutov`un vilayet reisi olduğu dönemde ruslaştırma politikası iyice güçlenmiş, sadece yönetim merkezinde değil, hatta ilçelere bile tüm askeri ve sivil görevlere Rus memurları atanmıştı.
23 Haziran 1833'de çar I Nikola "Ermeni vilayeti" nin yeni İdari yapısını onaylamıştır. Erivan kazası 4 daireye - Erivan, Şerur, Sürmeli ve Serdarabad dairelerine ayrılmıştır.
10 Nisan 1840 tarihinde Güney Kafkasya'nın yeni idari yapısı hakkında yeni yasa kabul edildi. Yeni yasaya göre "Ermeni vilayeti" ortadan kaldırılmıştı. Erivan kazası yeni oluşturulan Gürcü-İmereti guberniyasının bünyesinde olacaktı. Pembek-Şöreyel bölgesiyse Gümrü kazasına birleştirilmişti. 1844 yılında Kafkas yönetim birimi canişinliği oluşturuldu. 14 Aralık 1846 yılında kabul gören yasayla Kafkasya'nın yeni idari yapısı onaylandı. Erivan ve Gümrü kazaları yeni oluşturulan Tiflis gubernyasına dahil edilmişti. Senato'nun 9 Haziran 1849 yıl kararıyla Erivan, Gümrü, Nahcivan, Ordubad ve Novo-Beyazıt kazalarından oluşan Erivan gubernyası(vilayeti) oluşturuldu.
1870 yılında Erivan gubernyasının bünyesinde yeni Şerur-Dereleyez kazası, 1875 yılındaysa Sürmeli kazası oluşturuldu. 1918 yılına kadar Erivan guberniyanın bünyesine 7 kaza - Erivan, Gümrü, Nahcivan, Novo-Beyazıt, Sürmeli, Şerur-Dereleyez ve Eçmiedzin kazaları dahildi.
Rusya işgali döneminde Erivan ve Gümrü (Gümrü) kentlerinin yanı sıra Erivan guberniyası`nın armaları onaylanmıştı. Erivan şehrinin arması 21 Mayıs 1843 yılında kabul olunmuşdu. Armanın açıklaması şöyleydi: Arman ikiye bölünmüş kalkan misalı gövdesi yukarıdan 1 – ci alt alanında doruğunda Nuh'un gemisini simgeleştiren Ağrı (Ararat) Dağı vardı. Arman ikinci alt alanındaysa mavi dalgalı kemer Karadeniz'in simgesiydi. Bu alanların tam ortasında gümüş renkli arka fonda elinde mızrak tutan atlı bulunmaktaydı. Arma hemen hemen Gürcü-İmereti gubernyası`nın armasının görüntüsüyle aynıydı.
Erivan gubernyasını yönetenler arasında sadece Ermeni vali, vali yardımcısı bile olmamıştır. Çarlık Rusyası döneminde Erivan gubernyası arazisinde mevcut türkçeden gelen isimler olduğu gibi tutulmaktaydı. Sadece İrevan Erivan (1828), Gümrü Aleksandropol, Pirasaysa Novo-Bayazet (1850) olarak değiştirilmişti. Rusya işgali döneminde basılan arazi ve topografik haritalarda belirtilen yer isimleri bu bölgelerin Azerbaycan Türklerine ait olduğunu açık ve net bir biçimde göstermektedir.
1853 yılında gerçekleşen deprem sonucunda Erivan kalesinin duvarları yeniden uçtu. 1864 yılında Erivan kalesinden askeri amaçlar için kullanıma son verildi. 1868 yılından Han sarayının Serdar salonunda Erivan şehir polis emniyet birimi bulunuyordu. Erivan valisinin hareket bazında Kafkas canişinliği Serdar Salonu`nun (Aynalı Salon) onarımı için 1867, 1871, 1874, 1880 yıllarında nakit para ayırmıştı.
1865 yılında Erivan kalesinin topraklarının bir bölümünü Nerses Tahiryan adlı tüccar satın alarak orada şarap fabrikası (şimdiki konyak fabrikası) inşa ettirmişti. Erivan şehrinin tekniki B.Mehrabovun 1906-1911 yıllarında düzenlediği planda şehirde 8 caminin (Tepebaşı, Şehir (Zal Han), Sertib Han, Gök cami (Hüseyn Ali Han), Hacı Novruz Ali bey, Kale Camii (Abbas Mirza camii), Demirbulak , Hacı Cafer) var olduğu gösterilmiştir. Aynı dönemde Erivan kentinde Azerice seslenen sokak isimleri şöyleydi: Şeriat, Kervansaray, Kale, Sultan, Çölmekçi, Nahçıvan, Pazar, Taşlı, Paşa Han, yabancılar ocağı, Değirmenli, Cami, İşçi pazarı, Tepebaşı, Mezarlık, Naib, Mir Cafer, Rüstem Han, İmamre, Korbulak, Bey, Keten, Dükanlı, Sallahlar vb.
Erivan'da büyük ölçüde hanlar da mevcut olmuştur: Afşar, Serdar, Şeyhülislam, quberniyası, Kemerli, Sulu, Susuz, Hacı Ali, Kömürcü, Gürcü, Culfa, Hacı İlyas vb. Azerbaycanlılara ait bu hanların hepsi yeryüzünden silinmiştir.
XX yüzyılın başlarına kadar Erivan'ın sokakları gaz ve gazyağı lambalarıyla ışıklandırılmaktaydı. 1907 yılında Erivan'ın zengin sakini Hacı İbrahim oğlu Aramayı Nehri üzerinde hidroelektrik santrali inşa ettirmek girişiminde bulunmuştu. 1909 yılında şehrin daha zengin azerbaycanlısı - mühendis Halil Bey Kasımbeyov meslektaşı Arsak Malhasyanla beraber kurdukları "Kooperasiya" şirketinin adına hidroelektrik santralinin inşası için şehir idaresine başvurmuştu. 1911 yılında Erivan'dan yaklaşık 19 km mesafeden Gider nehrinin kaynağından (Kırkbulak`tan) şehre su çekilmiş, böylece sehrin su şorunu giderilmişti. Bu kemerin çekilmesinde Abbas Kulu Han İrevanski`nin müstesna hizmetleri vardı.
28 Mayıs 1918 tarihinde Güney Kafkasya'da üç bağımsız devlet - Azerbaycan, Gürcistan, Ermenistan devletleri yarandığında Azerbaycan Ulusal Konseyi 29 Mayıs tarihli kararı ile Erivan şehrini Ermenilere başkent gibi taviz vermiştir. Fakat 1918-1920 yıllarında mevcut olan Taşnak iktidarı döneminde Erivan kentinde Azerbaycanlılara karşı soykırım, onlara ait maddi kültürel anıtlarına karşıysa açık seçik barbarlık eylemleri gerçekleştirilmişti. Camiler ateşe verilmiş, Azerilerin evleri talan ve yağma edilmişti.
Sovyet yıllarında da Azerilerin göç etmeğe zorlanması ve sıkıştırlması olayları resmi Ermenistan politikasının bir parçasına dönüşmüştür. 1924 yılında Aleksander Tamanyan`ın projesi esasında gerçekleştirilen Erivan sehrinin yeniden yapılandırılması, aşlına bakılırsa Azerbaycanlıların izini silme anlamına gelmekteydi. Gök camide Erivan şehir Tarih Müzesi yerleştirilmiş, Zal Han (Şehir) camii Ressamlar Birliği'nin sergi salonuna dönüştürülmüş, tek olarak Demirbulak camisinden başka kalan tüm camiler yerle bir edilmişti. Demirbulak Camii ise 1988 yılının Mart ayında Ermeni vandalları tarafından yakılmıştı. Serdar Sarayı, Erivan kalesinin duvarları sökülerek taşlarıysa Sahil bulvarının yapımında kullanılmıştı. Eski şehir taraflarda Azerbaycanlılar yaşayan mahalleler sökülerek yerinde parklar, sinemalar, alanlar kurulmuştu.
Erivan şehri dünya başkentleri arasında tek şehirdir ki, onun eskiliğiyle övünmek mümkün değildir. Zira orada mevcut olan tarihi-mimari yapıların yaşı 200 yıldan fazla değil. Çünkü Erivan'da mevcut olmuş eski tarihi-mimari yapıların hepsi Azerbaycanlılara ait olduğuna bakılırsa, Ermeniler hepsini yeryüzünden silmişlerdir. Erivan sehrinin ismiyse şimdiye kadar iki kez değiştirilmiştir. İlk kez Rusların işgalinden sonra 1828 yılında Erivan (Эривань), ikinci kez ise 1936 yılında değiştirilerek Yerevan (Ереван) olarak isimlendirilmiştir. Acı gerçek sudur ki, bir zamanlar asıl nüfusu tamamen azerbaycanlılardan oluşan Erivan, şüan tekuluslu Ermeni kentine dönüştürülmüştür.
Bölgesel yapısı
XVIII yüzyılın ortalarında tarihi Azerbaycan topraklarında oluşan Erivan Hanlığı Azerbaycan'ın Ağrı (Ararat) Dağıyla Alagöz (Eleyez) Dağı arasında kalan ve Aras nehrinin her iki kıyısında bulunan toprakları kapsamaktaydı. Erivan Hanlığı kuzeyden Pembek eyaleti, Şemşeddin, Kazak sultanlıkları ve Gence Hanlığı, doğudan Karabağ ve Nahçıvan hanlıkları, güneyden Hoy ve Maku hanlıkları ve Bayazid paşalığıyla, batıdan Kars paşalığı ve kuzey-batıdan Şöreyel sultanlığıyla komşuydi. Erivan Hanlığı'nın arazisi yaklaşık 23,8 bin metrekare. km olmuştur.
Belirtilen arazi XV yüzyılın başlarında oluşmağa başlamış, Erivan Hanlığı'nın yaranmasına kadar olan dönemde Karakoyunlu aşiret birliğine dahil olan Seedli aşiretinin başkanları tarafından yönetilmiştir. Yerleştiği coğrafi konuma göre Çukur Saad - yani Saadin Çukuru olarak isimlendirilmiştir. Bazı kaynaklarda hem de Erivan ülkesi denilen Çukur-saad hakimi Emir Saad`in vefatından sonra 1413 yılında oğlu Pir Hüseyin tarafından inşa edilen aile türbesi şu anda Erivan kenti yakınlarındaki Caferabad (1946 yılından Arqavand diye bilinmektedir) köyünün sınırları içindedir. Ermeniler o bölgeyi ve bahsettiğimiz anıtı şimdi "Türkmen abidesi" olarak sunmak istiyorlar.
1501 yılında Safevi devleti kurulduktan sonra Azerbaycan vilayeti arazi dağılımı açısından 4 beylerbeyliğe bölünmüştü ve Çukur-saad beylerbeyliği onlardan bir tanesiydi. Beylerbeyliğin merkezi Erivan şehriydi ve o, Erivan beylerbeyliyi gibi anılıyordu. Çukur-saad beylerbeyliği belli dönemlerde Osmanlı Türkiye'sinin içinde bulunmuş ve Erivan eyaleti adıyla bilinmiştir. 1728 yılında Osmanlılar tarafından tertip edilen "Erivan eyaletinin icmal defteri" ne göre eyalet arazi-idari dağılımı açısından aşağıdaki bölümlere bölünmüştü: Erivan şehri, Qırhbulaq, Karbi, Maku, Hınzirek, Gerni, Vedi, Dereçiçek, Abaran, Gökçe, Dereleyez, Mezree , Sürmeli, Iğdır, Akdeniz, Şerur bölgeleri, Şöreyel (Şüregel) ve Nahçıvan sancakları.
Nadir Şah'ın iktidarı döneminde (1736 yılından) Erivan vilayeti Azerbaycan beylerbeyliğinin içinde olmuştur. 1747 yılında Nadir Şah'ın öldürülmesinden sonra Afşarlar İmparatorluğu dağılmış, bağımsız hanlıklar oluşmuştu. Azerbaycan'ın diğer hanlıklarından olduğu gibi, Erivan Hanlığı da arazi dağılımı açısından ilçelere, İlçeler sırayla köylere ayrılıyordu.
Erivan şehri ayrıca arazi birimi olarak götürülürdü. Hanlığın merkezi olduğundan, Erivan şehrinde hayli imar ve yapılanma çalışmaları gerçekleştirilmiş, mimarlık incileri sayılan nice mesçitler, hanlar, hamamlar inşa edilmişti. Erivan kalesinin kendisi kale-şehir olarak çok muhteşem bir mimari yapıydı.
Erivan'ın kimler idare etmişlerdir:
Çuhursaad beylerbeyliği:
Emir Saad (XIV yüzyılın sonlarından 1410 yılına kadar)
Pir Hüseyin (1410-1413)
Pir Yakup (Pir Hüseyin oğlu) (1420 yılları)
Abdül (Pir Hüseyin oğlu) (1440 yılları)
Yakup Bey (1440 yılları)
Hesen Ali Karakoyunlu (1460 yılları)
Div Sultan Rumlu (1515 den)
Hüseyin Han Sultan Rumlu (1550 yılından)
Şahkulu Sultan Ustaclı (1550-1575)
Muhammed Han Tokmak Ustaclı (1576-1583)
Lala Paşa (1577)
Hızır paşa (1583)
Muhammed Şerif Paşa (1604 yılına kadar)
Emirgüne Han Kaçar (1604 / 5-1625)
Tehmasib Kulu Han Gacar (1625-1635)
Ferhat Paşa (1635)
Kalbalı Han (1636-1639)
Çağata Kütük Muhammed Han (1639 / 40-1648)
Hüsrev Han (1648-1652 / 53)
Muhammet Han Lala Bey (1652 / 53-1659 / 60)
Necef Kulu Han (1659 / 60-1663)
Abbas Kulu Han Gacar (Emirgüne Han Qacarın oğlu) (1663-1666)
Sefi Han (Alhas Mirza) *** (1666 / 67-1674)
Sarıhan Bey (1674-1675)
Sefi Kulu Han (1675-1679)
Zal Han (1679-1688)
Murtuzaqulu Han (1688-1691)
Muhammet Han (1691-1694)
Zöhrab Han (1694-1699)
Ferzeli (Feth Ali) Han Gacar (1699-1705)
Abdül Muhammed Han (1705-1709)
Mehreli Han (1709-1719)
Allahkulu Han (1719-1725)
Recep Paşa (1725-1728)
İbrahim Paşa ve Mustafa Paşa (1728-1734)
Ali paşa Defterdarı (1734)
Hacı Hüseyin Paşa (1734)
Muhammet Han (1735)
Pir Muhammed Han (1736)
Erivan hanları:
Mehdi Han Qasımlı (Afşar) (1747-1748)
Muhammed Hüseyin Han Geraylı (1748-1751)
Halil han Özbek (1751-1755)
Hasan Ali han Qacar (1755-1759)
Hüseyn Ali han Qacar (Heseneli han Qacarın qardaşı) (1759/60 – 1783, noyabr)
Kulam Ali han Qacar (Hüseyneli han Qacarın oğlu) (1783 -1784, yay )
Muhammed Hüseyn han Qacar (Hüseyneli han Qacarın oğlu) (1784-1797, iyun)
Ali kulu han Qacar (Ağa Mehemmed şah Qacarın qardaşı) (1797, iyun)
Hasan han Makulu (1797, yay)
Mehdi Kulu han Qacar (1805, yay — 1806, avqust)
Ahmed han Marağalı (1806, avqust-oktyabr)
Hüseyn Kulu han Qacar (Qoyunlu) (1806, dekabr-1827, oktyabr)
Valiler:
Nazorov İvan İvanoviç General-albay
1849-1859 Astafyev Mihail İvanoviç General albay
1860-1866 Roslavlev Mihail İvanoviç General-albay
1867-1880 Şalikov Mihail Yakovleviç General-yarbay
1880 - 1890 Freze Aleksandr Aleksandroviç General-yarbay
1891- 1895
Tizenhauzen graf Vladimir Fedoroviç heqiqi mülki müşavir
1896-1916
Kaynakça:
Erivan Hanlığı, Rusiya işğalı ve ermenilerin Kuzey Azerbaycan topraklarına aktarılması, Bakü 2010, (Emektar ilim adamı AMEA-nın mühabir üyesi t.e.d.prof. Yakup Mahmutov`un ilmi editörlüğüyle)
Nazim Mustafa İrevan Şehri, Bakü - 2013
Baxış sayı: 1 083