Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, BM 76. Genel Kurulu’nda konuştu.
Erdoğan’ın açıklamalarından öne çıkanlar:
“Aşı milliyetçiliğinin sürdürülüyor olması yüz kızartıcı”
Geride bıraktığımız iki yılda sancılı dönemler geçirdik. Koronavirüs salgını dolayısıyla 4,6 milyon insanımızı kaybettik. On milyonlarca insanın virüsün pençesinde kıvrandığı bir dönemde, aşı milliyetçiliğinin halen sürdürülüyor olması, insanlık adına yüz kızartıcıdır.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu güçlendirilmeli. Türkiye olarak üzerimize düşeni yerine getirmeye devam edeceğiz.
“TURKOVAC’ı tüm insanlığın istifadesine sunacağız”
Yerli aşımız TURKOVAC’ı yakın zamanda milletimizle birlikte tüm insanlığın istifadesine sunacağımızı ifade etmek istiyorum.
“Afgan halkına desteğimizi sürdüreceğiz”
Sahadaki gerçekleri ve sosyal dokuyu dikkate almayan dayatmacı yöntemlerle meselelere çözüm üretilemeyeceği, en son Afganistan’da, hem de çok acı bir şekilde görülmüştür. Afganistan halkı, 40 seneden fazladır süren istikrarsızlık ve çatışmaların sonuçlarıyla baş başa bırakılmıştır. Siyasi süreçten bağımsız olarak Afganistan’ın uluslararası camianın yardımına ve dayanışmasına ihtiyacı bulunuyor. Ülkede bir an önce barış, istikrar ve güvenliğin tesis edilerek, Afgan halkının huzura kavuşmasını temenni ediyoruz. Türkiye olarak, bu zor günlerinde Afgan halkına karşı kardeşlik görevimizi yerine getirmeyi sürdüreceğiz.
“Yeni göç dalgalarını karşılamaya tahammülümüz yok”
Uluslararası toplum bir 10 yıl daha Suriye krizinin devam etmesine izin veremez. Bölgedeki terör örgütleri arasında ayrım yapılması, bunların taşeron olarak kullanılması kabul edilemez. Suriye krizinde insanlık onurunu kurtaran bir ülke olarak, artık yeni göç dalgalarını karşılamaya ne imkanımız, ne de tahammülümüz vardır. Afganistan’daki gelişmeler nedeniyle yeni göç dalgasıyla karşı karşıyayız. Tüm paydaşlar üzerine düşeni yapmalı.
“Filistin halkına zulüm sürdükçe Orta Doğu’ya istikrar gelmez”
(İsrail-Filistin ihtilafı) Barış süreci ve iki devletli çözüm vizyonu, daha fazla gecikmeksizin yeniden canlandırılmalıdır. Filistin halkına zulüm sürdükçe Orta Doğu’ya istikrar gelmez.
“Meşru hükümetin yanında durulması çağrımı tekrarlıyorum”
Milli Birlik Hükümetinin, kamu hizmetlerinin sağlanması, tüm kurumların birleştirilmesi ve seçimlerin zamanlıca düzenlenmesi çabalarına destek vermeye devam edeceğiz. Uluslararası topluma Libya’nın tüm bölgelerini temsil eden meşru hükümetin yanında durulması çağrımı tekrarlıyorum. Bölgemizde istikrarsızlığı körükleyen, barış ve güvenliği tehdit eden en önemli sorunlardan biri de İsrail-Filistin ihtilafıdır. Filistin halkına yönelik zulüm sürdükçe, Orta Doğu’nun kalıcı barış ve istikrara kavuşması mümkün değildir. Bunun için işgal, ilhak ve yasa dışı yerleşim politikalarına mutlaka ve derhal son verilmelidir. Kudüs’ün 1947 tarihli Birleşmiş Milletler kararına dayanan uluslararası statüsüne, Harem-i Şerif’in mahremiyetine ve Filistin halkının haklarına yönelik ihlallere karşı durmayı sürdüreceğiz. Barış süreci ve iki devletli çözüm vizyonu, daha fazla gecikmeksizin yeniden canlandırılmalıdır.
“Azerbaycan, öz topraklarındaki işgali sona erdirmiştir”
Azerbaycan, meşru müdafaa hakkını kullanarak, Güvenlik Konseyi’nin yıllardır uygulanmayan kararlarına konu olan öz topraklarındaki işgali sona erdirmiştir. Bu gelişme, bölgede, kalıcı barış adına yeni fırsat pencerelerinin açılmasına da imkan sağlamıştır. Tarafların atacağı her olumlu adımı desteklemek kararındayız. İlhakını tanımadığımız Kırım dahil, Ukrayna’nın toprak bütünlüğünün ve egemenliğinin korunmasına önem veriyoruz.
“Kıbrıs Türk halkının eşit hakları tescil edilmeli”
Doğu Akdeniz’de en uzun kıyıya sahip Türkiye’yi bölgede yok sayan anlayıştan vazgeçilmesi şarttır. Kıbrıs Türk halkının eşit hakları tescil edilmeli.
“Uygur Türklerinin temel hakları korunmalı”
Çin’in toprak bütünlüğü perspektifinde Müslüman Uygur Türklerinin temel haklarının korunması hususunda daha çok çaba gösterilmesi gerektiğine inanıyoruz.
“Dünya iklim değişikliği kaynaklı göçe hazır değil”
Dünya iklim değişikliği kaynaklı göçe hazır değil. Her fırsatta dile getirdiğimiz ‘Dünya 5’ten büyüktür’ tespitini, iklim değişikliği hususunda da tekrarlıyoruz. Yeryüzüne kim en çok zararı verdiyse, doğal kaynakları kim vahşice sömürdüyse, iklim değişikliğiyle mücadeleye en büyük katkıyı da onlar yapmalıdır. Kuraklık, gıda sıkıntısı, hava olayları gibi bu tür sebeplere dayalı yüzlerce milyonluk göçlerle nasıl baş edileceği meçhuldür. İklim değişikliğinde sorumlu ülkeler elini taşın altına koymalıdır.
Paris İklim Anlaşması
Paris İklim Anlaşması’nı, yapıcı adımlara uygun şekilde ve ulusal katkı beyanımız çerçevesinde, önümüzdeki ay Meclisimizin onayına sunmayı planlıyoruz.
Baxış sayı: 213